Gençli Kolları Sözcümüz Şeymanur Aklan, Türk gençliğinin gündemine ilişkin haftalık basın toplantısında konuştu.
Şeymanur Aklan: “Türk gençliğinin dertlerini, acılarını ve öfkesini konuşacağımız bir basın toplantısında daha sizlerle birlikteyiz. Yıllardır ne yazık ki, aynı sahneyi izliyoruz: Işıltılı kürsüler, süslü sözler, büyük vaatler. Ama perde kapanınca geriye kalan hep aynı tablo: Yurtlarında sıcak su akmayan bir ülke, çalıştığı halde karnını doyuramayan gençler, geleceğini kumar masalarına teslim eden bir toplum.
Daha birkaç hafta önce, Cevizlibağ ve Merkezefendi KYK Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşanan skandallarla ilgili öfkemizi dile getirmiştik. Tadilat yapan işçiler, kız öğrencilerin kişisel eşyalarına zarar vermiş, odalarına ahlaksız mesajlar bırakmış, hatta yurt içerisinde içki masaları kurmuştu. Masalarındaki Türk bayraklarına varana kadar yırtmışlardı. Paylaşılan fotoğraflarda yabancı uyruklu şahısların olduğu da açıkça görülüyordu ve şimdi, utanç verici bir ihmalle birlikte gelen başka bir acı bir skandala daha şahit oluyoruz.
Osmaniye Cebelibereket Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan öğrenciler günlerdir uyarıyor: ‘Sıcak su yok, asansörler çalışmıyor.’ Bu öğrencilerin sorunlarıyla kimse ilgilenmedi, onların sesini kimse duymadı ve 22 yaşındaki Kasım Bulgan, soğuk su ile duş almak zorunda kaldığı için kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Kasım, Korkut Ata Üniversitesi Hemşirelik Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Anası doğurmuş, babası büyütmüş, kendisi okumuş, didinmiş ve mesleğini eline almanın tam eşiğine gelmişti. Ama devletin yurdunda, devletin ihmaliyle öldü. Yurt müdürü, ‘arıza vardı’ diyor. Evet, doğru söylüyor, arıza var. Bu ülkede sistem arızalı. Vicdan arızalı. Sorumluluk duygusu arızalı. Hatırlayın, Aydın’da öğrencilerin defalarca uyardık ‘asansör bozuk’ dediği asansör düşmüş ve Zeren Ertaş’ı hayattan koparmıştı. Bu millet 23 yılda 3 trilyon dolar vergi vermiş. Bu paralar öğrencilere harcanmadığına göre başka bir yerlere akıyor demek ki. Kasım Bulgan’ın, Zeren Ertaş’ın ölümü bir konfor meselesi değil, bir yaşam hakkı meselesidir. Bugün bir genç, sıcak su bulamadığı için ölüyor ama bu sorunlarla ilgilenmesi gereken yetkililer, yöneticiler milyon dolarlık otellerde gençlik politikası anlatıyor.
Ülkemizin kanayan hukuk ve vicdan yaralarından biri olan Mattia Ahmet Minguzzi davasının 5’inci duruşması 2 Ekim 2025’te görüldü. Israrla gündeme getiriyoruz çünkü biz biliyoruz ki vatanı korumak çocukları korumakla başlar. Katiller birbirine ‘Bir yıl yatarız, aslanlar gibi yatar çıkarız’ diyerek mektup yolluyor, cesaret veriyor. Savcılık, Ahmet'i hunharca katleden iki suç makinesi için 24 yıl hapis cezası istemiş. Ancak bu talep, Ahmet'i bize geri vermeyecek. Biz Ahmet’in gülüşüne, bakışına, harbi oluşuna şahit olamayacağız. Bu dava, sadece bir cinayetin değil, sokaklarda terör estiren çetelerin ve onlara zemin hazırlayan cezasızlık kültürünün yargı önündeki hesabıdır. 21 Ekim'de verilecek olan karar, sadece bir ailenin değil, sokaklarda güvenlik kalmadığını gören tüm Türk milletinin adalet arayışına bir cevap niteliğinde olmalıdır. Terörün sokaklarımızı esir almasına göz yuman bu zihniyet, artık temizlenmelidir. Ne yazık ki, Ahmet'in davası, şuan ülkemizdeki adalet ve güvenlik çöküşünün sadece bir parçası.
Geçtiğimiz günlerde Adana'da yaşanan ve tüyler ürperten olay, vahşetin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor. 16 yaşında, yaşı kadar sabıkası olan bir suç makinesi, insanların bulunduğu bir pastaneye pimi çekilmemiş bir el bombası attı. Failin yakalanmış olması hiçbir şey ifade etmiyor. Asıl sorulması gereken, bu yaşta birinin eline bu el bombasını kimin verdiğidir. Bu caniyi kimlerin beslediğidir. Bu gibileri besleyenler ve onlara cesaret veren cezasızlık ortamı kaldırılmadıkça, pastanelerimiz, sokaklarımız, parklarımız bu suç makineleri için birer eğitim alanı olmaya devam edecek.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan yine yasa dışı bahis ve sanal kumar konusunda yıllardır tekrarladığı vaatleri dile getirdi. Ne garip, bu açıklamayı okuduğumuz haber sitelerinde dahi sanal kumar reklamları var. Bu tablo, söylenen sözlerin inandırıcılığını yerle bir ediyor.
Sorunun kaynağı, görmezden gelinen yasa dışı reklam ağları değil midir? Ekonomik çaresizliğe mahkûm edilen gençleri sömüren bahis baronları değil midir? Bu bahis baronlarıyla aynı sofraya oturan çıkar çevreleri değil midir? Bugün Türk genci, artık ‘sabır’ masallarına değil, somut, adil ve şeffaf çözümlere ihtiyaç duyuyor. Uyuşturucunun da kumarın da ve hatta sokak çetelerinin de kökünü kazıyacağımız Tertemiz Türkiye Projemizi bunun için geliştirdik. Zafer Partisi iktidarında kararlıyız, Türkiye tertemiz olacak.
İstanbul Beyoğlu'nda, Taksim Meydanı'nda yaşanan ve kanımızı donduran bir diğer olay: İbrahim Halil, tanımadığı birine sırf para vermediği için sokak ortasında bıçaklanarak can verdi. Adli sicil kaydı katilin bu trajedinin aslında nasıl bir adalet zafiyetinin sonucu olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Şüphelinin, 18 yaşından küçükken 3 ayrı ‘kasten yaralama’ suçundan ceza almış olması, yetişkinlik döneminde de aynı suçtan hüküm giymiş olması, bize çok net bir şey söylüyor. Bu insan, bu toplumun içerisinden de defalarca kez uyarılmış ama caydırıcı cezalarla karşılaşmamış bir suç makinesidir. Şu soruyu sormak hepimizin hakkıdır: ‘Adli sicili bu kadar kabarık olan biri, elini kolunu sallayarak özgürce sokaklarımızda nasıl gezebiliyor? Nasıl dolaşabiliyor?’. Bu zihniyet; bu cezasızlık politikası, sokaklarımızı katillere açmakta, namuslu vatandaşlarımızı hedef haline getirmektedir. AKP iktidarında sokaklar hiç ama hiç güvenli değil! Şansa yaşıyoruz. Türk gençleri olarak şansa bir yaşam değil, yaşam şansı istiyoruz.
Kasım'ın soğuk suyu, Ahmet'in kanı, Adana'daki bomba, İstanbul'daki bıçak... Bunların hepsi aynı çürümüş sistemin farklı yansımalarıdır. Bu sistem liyakati değil, itaati; gençliği değil, çıkar çevrelerini ve adaleti değil, cezasızlığı beslemektedir.
Bu hafta da geleneği bozmuyoruz, iyi bir haber vererek kapatalım. Mustafa İnan ve Yusuf Dikeç Havalı Tabanca kategorisinde Avrupa Şampiyonu oldular. Bu haberler bizi çok gururlandırıyor. Kendilerini yürekten tebrik ediyoruz. Ancak az önce bahsettiğim konulara tekrar dönecek olursak bizler Zafer Partisi Gençlik Kolları olarak bu karanlık tabloyu kabul etmiyoruz. Türk gençliğinin onurunu, geleceğini ve güvenliğini savunmaya devam edeceğiz. Her bir gencimizin temel ihtiyaçlarının karşılandığı, sokaklarda güvenle yürüyebildiği, adaletin herkese eşit şekilde dağıtıldığı bir Türkiye için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Üniversite öğrencilerinin barınma sorunu sorusu üzerine Gençlik Kolları Sözcümüz Şeymanur Aklan:
“Ne yazık ki, her şehre üniversite yapmış olmak ne yazık ki, nitelikli eğitime olanak tanımadığı gibi barınma sorununu da beraberinde getiriyor çünkü üniversiteyi yaptıktan sonra o üniversitede okuyacak olan gence yetecek şekilde yurt yapılmıyor. Ne yazık ki, bahsettiğim bu soğuk su gibi skandalları da zaten var olan yapılarda da görüyoruz. Bizim partimizin önerdiği nettir. Geçtiğimiz hafta zannediyorum Bartın’da 4 kişilik bir odaya ekstra ranza koymak suretiyle oda içindeki nüfusu artırmaya çalışmışlar, öğrenciler buna isyan ediyorlardı. 4 kişinin dahi kaldığı bir odadaki kişisel bir alandan bahsetmek çok mümkün değil, bizler öğrencinin tek kişilik bir odasının olmasını ve her üniversitenin ‘Barınma Kampüsü’ adında bir yapıya sahip olmasını öngörüyoruz. Öğrencilerimiz kendi kişisel alanlarında eğitimine odaklanacakları barınma imkanına Zafer Partisi iktidarında bu şekilde sahip olacakları.”